MHA- Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu, İstanbul'daki Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu'nda (DEİK), Türkiye'nin 24 Kasım'da Rus uçağının düşürmesi sonrası iki ülke arasında gerilen ilişkileri değerlendirdi. Davutoğlu'nun konuşmasından öne çıkan ifadeler şöyle:
* Geçtiğimiz günlerde gerilen Türkiye-Rusya ilişkilerinin eskiden olduğu gibi en iyi şekilde sürmesi konusunda güçlü bir siyasi iradeye sahip olduğumuzu bir kere daha ifade etmek isterim. Rusya ile görüşmeye, her türlü fikir alışverişinde bulunmaya hazırız. Ancak bize bir şey dikte ettirmesine asla izin vermeyiz.
* Sayın (Rusya lideri Vladimir) Putin'in iki gün önce tekrar gerçekten bir devlet adamına yakışmayacak üslupla Türkiye'ye saldırması çerçevesinde ifade ediyorum. Bir ay önce Türkiye'ye yönetilmeyen suçlamalar şimdi niye yöneltilir? Sayın Putin, bir ay önce bizim Müslüman bir ülke olduğumuzu bilmiyor muydu? Sayın Putin bir ay önce Antalya'da Sayın Cumhurbaşkanımızla G20 Zirvesi'nde buluştuğunda Türkiyemizin dış politikasını bilmiyor muydu? Türkiye, DAEŞ'le (IŞİD) iş birliği yaptıysa niye o zaman açıp konuşmadı? Söz konusu değil. Türkiye hiçbir terör örgütüyle iş birliği yapmadı, yapmaz ve yapmayacak.
Öte yandan Davutoğlu, Musul'un Başika kampındaki Türk askerleriyle ilgili de şunları söyledi:
* Irak merkezi hükümeti ve silahlı kuvvetlerinin DAEŞ saldırıları karşısında etkin mücadele gösterememesi, Musul gibi ülkenin ikinci büyük kentinin düşmesi, bu tehdide karşı mücadelede yerel güçlerin yanı sıra uluslararası destek ve işbirliğinin gerekliliğini ortaya koymuştur. Biz bu çerçevede Irak makamlarının talepleri doğrultusunda gerek Peşmerge gerekse Musullu yerel gönüllülere eğitim ve donatım desteği sağlıyoruz. Bu desteğimiz Musul kurtarılıncaya kadar devam edecektir. Bu amaçla gönderdiğimiz eğitim birliğinin güvenliği için asker ve mühimmatta yeniden tanzim de dahil olmak üzere her tedbiri almak durumundayız. Nitekim DAEŞ'in eğitim kampımızın olduğu bölgeye gerçekleştirdiği saldırılar, bu konuda haklılığımızı bütün dünyaya göstermiştir.
Bu arada Davutoğlu, dün BM Güvenlik Konseyi'nden (BMGK) geçen Suriye tasarısına dair de şu cümleleri sarf etti:
* Dün Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda kabul edilen karar ile birlikte Suriye'deki krizin çözümü yolunda kritik bir eşiğe gelindiğini de görüyoruz. Şunu açıkça söylemek isterim ki Suriye'deki krizin çözümü, (Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad) Esed'in yerini meşru bir hükümete bırakmasıyla mümkündür. Meşruiyetini tümüyle kaybetmiş bir yönetimin varlığını sürdürmesini öngören bir girişimin Suriye'ye barış ve istikrar getirmesi mümkün değildir.
Y.B
yorumunuz